Seçkin, A. Y. (2024). "Felsefe"de Çevresel Adalet, Vatandaşlık, Aidiyet ve Özcülük. Paradigma Akademi. s. vii
“Felsefe”de çalışması bu kitabın başlığı olması yanı sıra aynı zamanda bir serinin de adıdır. “Felsefe”de şeklinde tırnak içinde yazılır, yazılmalıdır da… Tırnak içine almak, alıntılar dışında belirli bir ifadeyi vurgulamak, özellikle belirtmek daha doğru bir ifadeyle diğerlerinden ayırmak için gerçekleştirilen bir jesttir. Bazı durumlarda bahsedilen diğerlerinden birisi, tırnak içine alınan ifadeden yalnızca nüans farkıyla ayrılır. Bahsi geçen eş seslilik değildir. Bir rengin kendisi ile rengin tonu arasında nüans, bir rengin iki tonu arasında nüans farkı olması gibi bir örnekle açıklanabilir belki… Farkın farkı da diyebiliriz başka sözcüklerle… Heidegger, bu tırnak içine almak jestini Metafiziğe Giriş eserinde mantık için kullanır. “Mantık” tırnak içine alınmalıdır” yazar, mantığı yani düşünmenin özü üzerine düşünce olarak mantığı, mantıksal olandan (doğru düşünce anlamında) ayırabilmek için; lakin bu ayrım ikisinden birini inkar etmek için değil, Antik Yunan’dan bugüne kaybolan anlamları “mantık”la kazanmak için…”Felsefe”de başlığı işte bu yaklaşımdan esinlenilerek oluşturuldu. Örneğin Hegel’in özel bir düşünme biçimi olarak nitelendirdiği “Felsefe” olarak anılan bir geleneği vurgularken, henüz gerçekleşmemiş olana, yeni olana başlayabilme yetisini tahakküm altına almadan, doğum
Seçkin, A. Y. (2024). "Felsefe"de Çevresel Adalet, Vatandaşlık, Aidiyet ve Özcülük. Paradigma Akademi. s. viii
yerinden bugün geldiği yere kadar aldığı yoldaki ilişkilerini felsefeyle yeniden kurmak için…
Örnek olarak satranç alınabilir. Çağdaş dünyaya ulaşmış “satranç” adı verilen oyun, beş duyuyla algılanabilir olsun olmasın 64 kareden oluşan bir zeminde 16 siyah 16 beyaz taşla (figürle) başlar. Boş başlayabilir mi, kare sayısı, zeminin şekli, boyutu, karelerin ve figürlerin renkleri değiştirilebilir mi? Bu ve benzeri sorular sorulabilir mi? Mümkün gözükmektedir…Felsefe de ve “felsefe”de sözcük, terim ve kavramlarla çalışır, en azından geleneği bu biçimde gelişmiştir. Sorgulamaya ve değişime açık mıdır? Öyle gözükmektedir… Satrançta oyun başlamadan taşların (figürlerin) zemin üzerinde belirli bir dizilimi ve farklılıkları (ad bakımından, şekil bakımından, değer bakımından, işlev bakımından vs..) vardır. Değişebilir mi, tarihsel örneği mevcut mu? Öyle gözükmektedir ve örneği mevcuttur.1 Felsefenin bir tarihi vardır. Felsefe tarihi yeniden yazılabilir mi ? Mümkün gözükmektedir. Satrancın kuralları, felsefenin ilkeleri… Analojiyi, benzetmeyi uzatmak ve ayrıntılandırmak mümkündür. Son çözümlemede “satranç” olarak anılagelen gibi “felsefe” olarak anılagelen de vardır. Özetle bu geleneği inkar etmek çok mümkün değildir, geleneğin sıkı bir takipçisi de olunabilir, gelenekten kopuşun simgesi haline de gelinebilir, her durumda kaçınılması çok da mümkün olmayan bir hesaplaşma/kucaklaşma söz konusu olacak gibidir…
“Felsefe”de serisinin bu ilk kitabının temel motivasyonu da felsefe geleneğiyle bugün geldiği yerde yeniden ilişkilenmektir. Bu hayli iddialı girişim ve yürümesi kolay olmayan yolda atılacak bir adım ve başlama cesareti göstermenin değeri belki de kendi başına yeterli
1 Fischer Satrancı olarak anılan oyunda taşlar (figürler) “satranç” ile aynı karşılıklı (siyah ve beyaz taraflar) dört sıraya lakin yerleri karşılıklı aynı olacak şekilde rasgele (oynayanların uzlaşımına göre) dizilir.
Seçkin, A. Y. (2024). "Felsefe"de Çevresel Adalet, Vatandaşlık, Aidiyet ve Özcülük. Paradigma Akademi. s. ix
olacaktır, tamamlanmamış olsa bile…Tek taraflı gibi de değildir, yani geleneğin de kendisini konumlandıracağını unutmamak gerekir, örneğin “yeni” düşünüldükçe, daha önce düşünülmemiş olanın haznesi de büyüyecektir. Nasıl “düşünmek sınırları aşmaktır” denildiğinde özlü sözden fazlasının beklentisi oluşuyorsa, “Hegel’in geist felsefesinin sonu gaz odalarıdır” ifadesinin de kahve ahkamından fazla olması için beklenti oluşuyordur.
Bin yıllara uzanan bir geleneğin birkaç unsurdan oluşan bir yorumla ivedilikte harcanması ne kadar mümkün değilse, binlerce yıldır yer tutmuş kutsalların da bir gözün kırpması kadar sürede tarihe karışması o kadar mümkündür.
Örneğin Platon’un adalet tanımında bulunan τὸ αὑτοῦ ἔργον (tó af̱toú érgon)2 ifadesi Latincede suum cuique olarak Almanca’da jedem das Seine ile karşılanır. Suum cuique, Prusya krallığının en yüksek derece onur madalyası olan Kara Kartal Nişanı’nın üzerinde yazarken, jedem das Seine ise ikinci dünya savaşı esnasında Nazilerin kullandığı bir mottodur ve Buchenwald Toplama Kampı’nın kapısında yazar. Bu bağlantıdan hareketle “ivedilikle” bir yere varılabilir mi? Platon, Nazi ilan edilebilir mi? Geleneksel adalet anlayışı yıkılır mı? Çağdaş tartışmalarda sıkça karşılaşılan “özcülük” olumsuzlamasının bu örnekten fazlasını içermesi gerekmez mi?
Örnekteki gibi polemik yaratabilecek bazı ayrıntılarla beslenen, belirli bir program çerçevesinde ve tartışmaya açık yöntemlerle ilerlemeyi önüne koyar “felsefe”de… Akademik çalışmanın sınırlarını da tartışmayı hedefler. Tüm bu iddialı pozisyonların dışında, aslında dünyadan geçip gitmekte olan birinin sadece kendi yaptığı işle hesaplaşma çabasıdır: Gösterilecek, anlatılacak, tartışılacak tüm eksik bilgilerimi, hatalı çıkarımlarımı, abartılı yorumlarımı kabul ederim. Bu
2 Türkçe’de “herkes kendi işine baksın” gibi bir ifade ile karşılanabilir.
Seçkin, A. Y. (2024). "Felsefe"de Çevresel Adalet, Vatandaşlık, Aidiyet ve Özcülük. Paradigma Akademi. s. x
kitap özelinde “tamamlanmamış” olana ve çalışmalarıma katkıda bulunanlara teşekkürlerimi sunarım.
Kitabın ana bölümleri birbirinden bağımsız okunabileceği gibi sürekliliğin korunduğu, belirli bir yorum altında çalışılmıştır. Kitabın ilk bölümünde felsefe geleneği-adalet ilişkisini yeniden kurmak için uygun olabilecek iç tartışmalara sahip oldukça güncel ve çağdaş bir konu “Çevresel Adalet” soru haline getirmeye çalışılır. “Vatandaşlık” bölümünde ise hem bir yöntem tartışması hem de konuyla ilgili seçilmiş Antik Yunan felsefe metinlerinde yurttaşlığın nasıl ele alındığını ortaya koymaya çalışılır. “Aidiyet ve Özcülük” bölümünde ise önceki bölümler ilişkilendirilir ve tartışmaya yol açabilecek pozisyonlar önerilir.